Agos’u kimler almış!

Agos, 18 Şubat 2011

Bir süredir duyuyoruz, gülüp geçiyoruz, kendi aramızda şakalaşıyoruz, alaya alıyor, dalga geçiyoruz. Ama anlaşılan o ki, mesele birilerinin kendi halindeki abuklamalarının çok ötesine geçmiş, ciddi ciddi konuşulur, tartışılır, hatta hüküm verilir hale gelmiş. Mesele kendi aramızda gene şaka boyutunda kalacak, ama kafası karışan okurlarımız için bir açıklama yapmak zaruri bir hal aldı.

Agos’un şu ya da bu kişilere satıldığına, şunlar ya da bunların yüzde bilmem kaç hisseyle gazeteye ortak olduğuna dair dedikodulardan söz ediyorum.


Anlaşılan bunlar arasında en popülerleri, “Agos’u Kürtler satın aldı!” veya “Agos’a MHP’liler ortak oldu!” saçmalamaları olmuş. Birileri bu lafları ortaya salmışlar, birileri de bunlara inanmış, etrafındakilerle paylaşmış ve abuklamalar dalga dalga büyüyüp olgunlaşmış; kim bilir ne heyecan verici, ne iştah açıcı ayrıntılarla bezenip şevkle yayılmış.

Unutmadan, bütün bu saçmalıkların Ermeni çevreleri içinden çıktığını ve orada yayıldığını söyleyelim. Olup biten her şey bir “cemaat” prodüksiyonu yani.

Bu laflara ciddi ciddi ne cevap verilebilir bilmiyorum. Onları “iddia” mertebesine yükseltip üzerine iki kelam etmeyi açıkçası gururuma yediremiyorum. Ama dedim ya, okurlarımızın duyduklarından ötürü bilgi almaya hakları var ve onları aydınlatmak boynumuzun borcu.

Şöyle anlatmaya çalışayım.

Agos birilerinin sandığı gibi alınıp satılacak, hisselerine ortak aranacak, ortak olunabilecek bir ticari mal, bir meta değil. Agos’un, başkalarının sandığı anlamda sahibi ve ortağı yok ki hisseleri alınıp satılsın, şu ya da bu sermaye grubunun malı olsun, şu ya da bu siyasi grup para koyup yönetiminde söz sahibi olsun. Agos’un hisselerinin para değeri yok ki. Sadece manevi ve simgesel değeri var ve o hisseler de Agos’a gönül verenlerle emek verenlerin yüreğinde, başka hiçbir yerde değil.


O yüzden, bir güzel anlaşılsın diye açık açık yazalım. Hayır, ahpayriglerim, kuyriglerim. Sandığınız ya da duyduğunuz gibi değil. Agos’u kimse almadı, Agos’a kimse ortak olmadı. Kimse alamaz, kimse olamaz. Nokta.


Kaynağı ne?

Gelin, mürekkep, kâğıt, sayfa harcamaya acıdığım bu abuklamaları vesile edip biraz daha düşünelim.

Nereden çıkıyor bu laflar? Nasıl oluyor da böyle ciddiye alınabiliyor? Neden birileri bir telefon ya da bir e-mail uzağındaki bizlere işin aslını astarını sormayıp kulaktan kulağa oynayarak meselenin daha da dallanıp budaklanmasına yol açıyor?


Ermeni toplumu içerisinde bizden hazzetmeyenler olduğunu biliyoruz. Onlar, siyaseten karşısında olduklarımız, eleştirdiklerimiz, fikirleriyle mücadele ettiklerimizdir. Kapalılıktan, kapı arkasında iş bitirmekten, hesap vermezlikten memnun oldukları için makbul saymadıklarımız ve bu yüzden bizi makbul saymayanlardır. Bu lafları türetenlerden bazılarının onlar olduğunu biliyoruz.


Onlar, Agos’un Ermeni toplumunun halk tabakası tarafından sevilmesini, benimsenmesini, sahiplenilmesini kıskanırlar. Agos kendi ayakları üzerinde duramasın diye ellerinden geleni artlarına koymazlar. Onlara söylenecek sözümüz yok. Diledikleri gibi düşünebilirler ve onlarla gücümüz ölçüsünde mücadele etmeye devam edeceğiz.


Peki nasıl oluyor da başkaları bu lafları ciddiye alıyor? Acaba gazeteyi ellerine alıp baktıklarında gördükleri mi onlara ortalıkta dolaşan lafların doğru olduğunu düşündürüyor? Agos’un Türkiye gündemi hakkında haberleri takip etmek için çaba göstermesi, onlara gazetenin bir siyasi partiye yakın olan birileri tarafından satın alındığını nasıl düşündürebiliyor? Yahut, Türkiye üzerine biraz fikri olan herkesin memleketin en önemli meselesi olduğunda uzlaştığı Kürt sorunu hakkında haber, röportaj ve yorumlara sıkça yer vermeye çalışmamız mı acaba gazeteyi Kürtlerin satın aldığını düşündürüyor birilerine? Peki bunlar hangi Kürtler? Yoksa “bir kısım cemaat”in horgörüyle baktığı Ermeni Kürtler mi?


Peki ama, Agos’un, yayın çizgisinde Türkiye ve Dünya haberlerine yer vermekten başka bir alternatifi olabilir mi? Agos zaten başından beri böyle bir gazete olmadı mı? Kendini cemaat gazetesi olmanın çok ötesinde tanımlamadı mı? Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt Sorunu, AB süreci, ve daha bir sürü mesele bu gazetenin yayın perspektifi içinde yer almadı mı? Agos başka türlü Agos olabilir miydi?


Nasıl bir zihniyet gazetede Kürt sorunuyla ilgili haberlerin sıklığına bakarak Agos’un Kürtler tarafından satın alındığını düşünür. Hangi akıl, Agos’ta Türkiye’yle ilgili haberlerin yer almasına bakıp Agos’un Türkleştiği sonucuna varır? (Evet, böyle bir hüküm de dolaşıyor “cemaat” kulislerinde) Peki sizce, böyle düşünen insanlar nasıl bir Ermenilik, nasıl bir cemaat, nasıl bir gazetecilik, nasıl bir dünya görüşü tahayyül ediyor olabilir? Galiba sırf bu söylentiler bile, Ermeni toplumunun içine düştüğü fikirsel darboğazı, bağnazlığı, kötücüllüğü anlatmalı bize… Dönüp aynaya bakmanın vakti geldi de geçiyor.


Yoksa mesele yayın kadromuz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız arasında Ermeni olmayan arkadaşlarımızın bulunması mı? Peki bunun 1996’dan beri böyle olduğu ve hep de böyle olacağını bilmiyor musunuz? Agos, Türkiye Ermenileri içinden çıkmış, ama devamında Ermeni olmayan aydınların ve emekçilerin desteğiyle gerçeğe dönüşmüş bir hayaldi. Ermenilerin sorunlarını görünür kılmayı ana eksen edinse de, bunun ancak Türkiye’nin demokratikleşme macerasında bir anlamı ve değeri olacağı fikrinden hareket etti. Fikri bu olan bir gazetenin zikri de öyle olacaktı elbette. Agos’a ve Agos Kirk’e katkı verenler arasında bugün de Ermenilerin yanında gayriermeniler olması bize ancak mutluluk verir.


Kerteriz


Bu gazeteye ruhunu veren kişi, Hrant Dink, çok değil, bundan beş yıl önce, 20 Ocak 2006 tarihli ‘Zik-Zak’ başlıklı yazısında şöyle diyordu: “Doğrudur, Agos solcu ve devrimcidir. Doğrudur, Agos’u Ermeniler, Türkler ve hatta Kürtler birlikte hazırlamakta, birlikte okumaktadırlar. Doğrudur, Agos dini bir cemaatten ziyade daha sivil bir toplum için çabalar. Doğrudur Agos bu özellikleriyle sadece çizmeyi aşmaz çoğu kez haddini ve çapını da aşar; cüretkârdır.”

Kerteriz almaya çalıştığımız anlayış tam da budur. O pirûpak mirasa layık olmak ve onu yaşar kılmaktır.

Hiç yorum yok: