Türkiye’de kaç gazeteci öldürüldü?

Agos, 11 Şubat 2011

Son haftalarda üst üste yıldönümleri vesilesiyle gündeme gelen gazeteci cinayetleri hakkında Türkiye’de çokça görmezden gelinen bir tarihsel gerçekliğe dikkat çekmek istiyorum. O gerçek, öldürülen gazetecilerin sayısının aslında sanılandan çok daha kabarık olduğu ve 1915’te öldürülen Ermeni gazetecilerin, Türkiye’deki basın meslek örgütlerinin yayımladığı listelerde yer alması gerektiği gerçeğidir.

Öldürülen gazeteciler konusunda meslek örgütleri birbirinden farklı iki rakam veriyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Hasan Fehmi (1909) ile başlayıp İsmail Cihan Hayırsevener (2009) ile sona eren 62 gazetecinin ismini sayarken, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Tevfik Nevzat (1905) ile başlayıp yine Hayırsevener ile biten 67 kişilik bir liste veriyor. Her iki örgüt de, 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü’nde bu isimleri anarken, toplumun dikkatini gazetecilere yönelik şiddete çekmeye çalışıyor. Bu listelerde Hrant Dink’ten başka bir Ermeni gazetecinin adı yer almıyor.

Kaynaklar, 1915’te İttihat ve Terakki yönetimi tarafından düzenlenen tehcir ve katliamlar sırasında farklı meslek gruplarından yüz binlerce insanın öldürüldüğünü yazıyor. Elbette ki bu insanlar arasında çok sayıda gazeteci de yer alıyordu. İlk elden yapılacak hızlı bir tarama bile, yaşadığımız topraklar üzerinde gazete çıkarmış, editörlük, gazete yazarlığı yapmış ve 1915’te katledilmiş olanların sayıca hiç de az olmadığını gösterir.

Kendisi de bir gazeteci olan Bülent Tellan, geçtiğimiz yıl, 1915’te öldürülen 22 Ermeni gazetecinin ismini tespit ettiği çalışmasını bir dosya haline getirdi ve Gazeteciler Cemiyeti’nin “Öldürülen Gazeteciler Araştırma Yarışması”na sundu. “Kanla Sansür” başlığını taşıyan bu dosyada, adı geçen 22 gazeteci ve on kadar Ermeni olmayan gazetecinin de söz konusu listeye eklenmesi gerektiği tezini işleyen Tellan’ın çalışması, Gazeteciler Cemiyeti jürisi tarafından “dikkate değer” bulundu. Ancak Cemiyet, dikkate değer bulduğu bu çalışmayı ne hikmetse henüz dikkate almadı. Cemiyet’in başkanı Orhan Erinç, geçtiğimiz hafta Abdi İpekçi’nin mezarı başında yapılan anmada, öldürülen gazetecilerin sayısını 63 olarak zikretti.

İsimler... isimler...

1915’te öldürülen Ermeni gazetecilere baktığımızda, dönemin Ermenice basının en önemli simalarına rastlıyoruz. Rupen Zartaryan, Yervant Sırmakeşhanlıyan (Yeruhan), Diran Kelekyan, Krikor Zohrab, Ardaşes Harutyunyan, Taniel Varujan, Rupen Sevag (Çilingiryan), Dikran Çögüryan, Keğam Parseğyan, Hovhannes Harutyunyan (Tılgadıntsi), Melkon Gürciyan gibi isimler, çok sayıda gazete çıkarmanın, oralarda editörlük, yazarlık, başyazarlık yapmanın yanı sıra, Ermenice edebiyatın en önemli eserlerini vermiş, düzyazı ve şiirde dönemin nabzını tutmuş büyük isimlerdi.

Öldürülen gazeteciler listesine eklenebilecek başka pek çok isim var. Her bir ismin koskoca bir hayat hikâyesi olduğunu hatırda tutarak, bazılarının adlarını sayabiliriz. Armen Doryan (Hraçya Surenyan), Levon Larents (Kirişçiyan), Haçadur Malumyan (Agnuni), Karekin Khajak, Krikor Hürmüz, Sarkis Minasyan, Şavarş Krisyan, Sımpad Pürad, Krikor Torosyan, Nerses Papazyan, Parseg Şahbaz, Kevork Diratsuyan (Ferid), Mardiros Kundakçıyan, Karekin Gozigyan (Yesalem), Isdepan Kürkçiyan, Harutyun Şahinyan, Dr. Nazaret Dağavaryan, Karekin Paşayan Han, Jak Sayabalyan (Paylag).

Ragıp Zarakolu, bu yıl, 24 Temmuz’da, yani sansürün kaldırılmasının yıldönümünde kaleme aldığı “Basın da geçmişine sansür uyguluyor” başlıklı makalesinde, kendisi de ölümden kurtulan bir Ermeni yazar olan Teotig’in 1919’da yayımladığı albümden yararlanarak, bu listeye, birçoğu Anadolu’da yaşayan ve orada öldürülen çok sayıda gazeteci ekledi. Teotig’in yayımladığı Huşartzan Abril 11i (11 [24] Nisan Anıtı) adlı kitap, 1915’te katledilen Ermeni aydınlarının, öğretmenlerinin, din adamları hakkında ayrıntılı bilgiler veriyordu ve geçtiğimiz yıl Belge Yayıncılık tarafından Türkçe ve Ermenice olarak yeniden basıldı. Yani, artık el altında, kolaylıkla ulaşılabilir bir kaynak.

Zarakolu’nun Teotig’den yararlanarak oluşturduğu bu listede yer alan isimleri de buraya ekliyorum: Aris İsraelyan (İsrael Dıkhruni), Mihran Tabakyan, Hagop terziyan, Arisdages Kasparyan, Sarkis Parseğyan, Bedros Kalfayan, Sarkis Sıvin (Süngücüyan), Edvar Beyazyan, Hayk Tiryakyan, Adom Şahen, Nerses Zakaryan, Hagop Avedisyan (Ardzruni), Sako, Vıramşabuh Arapyan, Levon Ağababyan, Onnik Mağazacıyan, Onnik Sırabyan, Partoğ Zoryan, Hovhannes Kılıçyan, Ardaşes Ferahyan, Artin Mısırlıyan ve Armenag Arakelyan (Azadarmard gazetesinin makinistleri), Suzigyan, Bedros Kürdyan, Asadur D. Madteosyan, Yervant Çavuşyan, Hagop Şahbaz, Niğogayos Boğosyan (İşkhan), Onnik Tertzagyan (Vramyan), Ardaşes Solakyan, Dikran Odyan, Garabed Danteyan, Prof. Garabed Soğigyan, Prof. Donabed Lüleciyan, Jirayr Hagopyan, Mihran İspiryan, Senekerim Kalyoncuyan, Garabed Barsamyan, Karnik Tuğlacıyan, Rupen Rakupyan, Aram Adruni, Aram Şişeyan, Pilos, Arşag Tütüncüyan, Arakel G. Sivaslıyan, Prof. Hovhannes Hagopyan, Gagig Ozanyan, Hovhannes Kazancıyan, Aşuğ Şahnazar, Vartan Misiryan, Episkopos Nerses Tanielyan, Rahip Barkev Tanielyan, Papaz Vartan Aslanyan, Rahip Isdepan Saryan, Rahip Garabed Der Sahagyan, Rahip Boğos Kasparyan.

Meslek örgütlerine çağrı

Bu isimleri özellikle tek tek saymak istedim. Yukarıda, 1915’te öldürülmüş tam 88 Ermeni gazeteci-yazarın isimleri yer alıyor. Bu insanlar, bu topraklar üzerinde 1915’te yaşanan tehcir ve katliamlar sırasında öldürüldüler. Birkaç ay içinde öldürülen 88 gazeteci ve bunlara eklenmesi muhtemel başka isimler, gazetecilik örgütlerinin son yüz yılda Türkiye’de öldürülen gazeteci sayısı için verdiği rakamdan daha yüksek bir yeküna ulaşıyor. Bu gerçek, bir halkın sadece entelektüel sınıfının ortadan kaldırılmasının bile ne kadar büyük bir trajedi olduğunu hatırlatmalı sanırım bize.

Bugünün Türkiyesinde gazeteci örgütleri, 1915’te yaşanan felaketin bütün boyutlarıyla ilgilenmeyebilirler belki. Ancak ömürlerini kendileri gibi kalemleriyle kazanan, kavgalarını yazı yazarak veren meslektaşlarının adlarını, katledilen gazeteciler arasında anmak, onlara gönüllerinde bu yeri açmak, tarihe bir de böyle not düşmek, vicdanın ve meslek etiğinin gereği değil midir?


Hiç yorum yok: