Devlet eliyle cinsel taciz

Geçtiğimiz hafta, vicdani retçi Mehmet Tarhan'a askeri makamlar tarafından reva görülen muameleyi kısaca özetlemeye çalışırken, Tarhan'ın baskı altına alındığı konulardan birinin, askeri mevzuatta “psikoseksüel bozukluk” olarak kabul edilen eşcinselliğinin ispatlanması için anal muayeneye zorlanması olduğundan söz etmiştik. Bu mesele üzerinde şöyle kısa bir araştırma yapıldığında, eşcinsellerin askerliğiyle ilgili sorunun onyıllardır nasıl hasıraltı edildiğinin farkına varmak işten bile değil.

Askerlikle ilgili arkadaş sohbetlerinde, eğlenceli bir şeymişçesine, çoğu zaman kahkahalar eşliğinde anlatılan, aslında doğruluğuna kimsenin pek inanmadığı, komik bir şehir efsanesi olarak dilden dile dolaşan bir resmi uygulama, eşcinsellere bir karabasan gibi eziyet ediyor.

Bugün, 2006 yılında, varlık nedenini muassır medeniyet seviyesine ulaşmak olarak belirlemiş Türkiye Cumhuriyeti'nde, eşcinsel yurttaşlar, askerlik yaşları gelip de askeri hastanede muayeneye gittiklerinde, askerlikten muaf tutulmak, “çürüğe çıkarılmak” için, ya bedenleri üzerinde devlet eliyle tahakküm kurulması anlamına gelen anal muayeneye zorlanıyorlar, ya da kendilerinden cinsel ilişki anında çekilmiş fotoğraf yahut video kaydı isteniyor. Bugün, 2006 yılında, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'de, yasal merciler, yurttaşın özel yaşantısının gizliliğini ta köküne kadar ihlal etmeyi, onun bedenine bir tür tacizde bulunmayı meşru hak addediyor.

Bu konudaki örneklerden yalnızca birini aktarmak durumun vahametini kavramaya yeter. Kişisel “çürüğe ayrılma” deneyimini “http://gaykedi.blogspot.com” adlı internet sayfasında okurlarıyla paylaşan 34 yaşındaki İstanbullu bir eşcinsel anlatıyor:

Önce askerlik şubesine gittim ve “psikolojik sorunlarım var, askere gitmek istemiyorum!” dedim. Beni Kasımpaşa Deniz Hastanesi'ne sevk ettiler. Askeri psikiyatriste her şeyi anlattım. Gayet makul karşıladı, ama “askere gitmek istemiyorsan seks anında, ilişkiye girerken fotoğrafını getirmelisin!” dedi. O zaman yaşım ufaktı ve gay arkadaşım da yoktu. Böyle bir uygulama olduğunu bilmiyordum, doktoru sapık zannettim. Fotoğrafları kendi sapık arşivi için istediğini düşündüm. Ona, “Yok, ben öyle şey yapamam!” dedim. Doktor demez mi ki “Ağzına alırken de olur!” “Ulan!” dedim kendi kendime, “tam adamına düştün, full sapık bu doktor!”

Meğerse adamın günahını almışım, gerçekten de öyle bir uygulama varmış. Her neyse, beni GATA'ya sevk etti bazı psikoloji testleri için. İlk önce bir sene erteleme verdiler. Sonraki sene, bir sene erteleme daha. Üçüncü sene gittiğimde, doktora, her sene birkaç gün gelgit yapmaktan bıktığımı söyledim, alacaklarsa askere almaları, yoksa beni çürüğe çıkarmaları için yalvardım. “Tamam, bu sene son,” dedi ve o sene beni çürüğe çıkardılar. Bazı arkadaşlarım hemen ilk gidişte aldılar, ama onlar ya fotoğraf verdiler ya da anal muayene yaşadılar ve çoğu ağlaya ağlaya, içki içip yarı sarhoş kadın kılığına girip gittiler. Ben tüm bunlara direndiğim için üç sene sonunda çürük raporunu zor aldım.

Eşcinselliği tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak gören egemen zihniyet, namus kavramına verdiği önemin bir kıymığını insanlık onuruna vermediği için, eşcinsellerin bedeni üzerinde istediği icraatta bulunuyor. İnsan hayatının mahrem odalarına çamurlu postallarıyla teklifsiz dalıp, zararlı bir yaratık olarak gördüğü eşcinselin bedensel bütünlüğünü hoyratça hiçe sayıyor, onun kişiliğini ayaklar altına almaktan gocunmuyor. Eşcinseller söz konusu olunca, hayattan soyutlanmış, yerleri çamaşır sularıyla tertemiz edilmiş aydınlık hastane odalarında, beyaz gömlekler içerisindeki aydınlık yüzlü doktorlar, 20 yaşındaki bir gence “ağzına alırken de olur!'” diyebiliyor ve bunu mesleğe başlarken ettiği yeminle bağdaştırabiliyor… Yapmayın efendiler, hapsolduğunuz havasız, penceresiz, insansız dünyalarınızın acısını başkalarının bedeni üzerindeki iktidarınızla unutturmaya çalışmayın. O odalardan kimseyi gözü yaşlı çıkarmayın. Buna hakkınız yok.

3 Kasım 2006

Hiç yorum yok: