Bir Kitap

Tespih Taneleri, Mıgırdiç Margosyan, Aras Yay.


Yeni kitabı Tespih Taneleri'nde Mıgırdiç Margosyan okura hoş bir sürpriz yapıyor. Görünüşte, anlattığı özbeöz kendi hikâyesidir. 15 yaşında Diyarbakır'dan İstanbul'da okumaya, anadilini öğrenmeye, “büyük adam olmaya” gelmiştir. Onun İstanbul'la tanışmasına, yeni çevresinde yaşadıklarına tanık olacağımızı düşünürüz, ama Margosyan küçük bir kamera hareketiyle bizi sık sık Diyarbakır'a uçurur; İstanbul'da tanık olduğu her şey, her olay, her söz, her yeni kelime onu ve beraberinde bizleri memleketine götürür. Mıgırdiç'le evlerinin avlu kapısından içeri girer, kapıda ayakkabılarımızı çıkartıp, ocaklarına konuk olur, anası Hanım/Ğhıno'yla babası dişçi Sarkis/Sıke/Ali'nin yanı başına otururuz. Orada kâh Diyarbakır'da nasılsa kalıvermiş Ermeni ailelerin sayısını tespih taneleri yardımıyla hesaplar, kâh öğleyin kahvedeki radyodan dinlediği haberleri anlatan Sıke'ye kulak kabartır, kâh onun Sovyet Ermenistanı'na göç hayaline hüzünle gülümseriz. Margosyan, İstanbul'dan Diyarbakır'a kurduğu hayali köprünün üzerinden bizi roman boyunca defalarca geçirir. Belki de roman bu yönüyle hayatı tekrarlar, küçük Mıgırdiç'in yaşadığı sıla hasreti, romanın bu çiftzamanlı yapısına temel olur. Bize “Kafle” yollarında her birinin ailesi berdan berdan olmuş Diyarbakır Ermenilerinin, Kürt komşuların ve dönemin İstanbulunun resmini çizen Mıgırdiç, sevdaya da düşer ama, sakarlık bu ya, gider, ilk randevusunu o karanlık gecenin sabahına, 7 Eylül 1955'e –üstelik Beyoğlu'nda– verir. Nereden bilsin nüfuzlu zevatın kürsülere çıkıp kitleleri gayrimüslim mülklerini talana davet ettiğini...

10 Kasım 2006

Hiç yorum yok: