Agos, 9 Mayıs 2008
1 Mayıs’ta alanlarda toplanmaya çalışanların aslında sendikalı işçiler olmadığı, çeşitli sol örgütlerin provokasyon yaratmak için bir araya geldiği iddiası son günlerde çokça dile getirildi.
Evet, 1 Mayıs’ta alanlara çıkmak isteyenlerin büyük çoğunluğu işçi veya sendikalı değildi. Çünkü –bilmem, bu iddiaları dile getirenler hatırlar mı?– 1 Mayıs günü ülkemizde hâlâ resmi tatil ilan edilmedi. Çünkü, çalışanların, patronlarına “Ben 1 Mayıs’a gidiyorum!” deyip iş bırakması pek kolay değil bu ülkede. Çünkü, İstanbul Valisi, günler öncesinden, gösteriye katılacaklara karşı ‘orantılı’ güç kullanılacağını ilan etmişti. Çünkü, Türkiye’de sendikalaşmanın önünde anti-demokratik engeller nedeniyle sendikalı işçi sayısı giderek azalıyor. Çünkü, sendikaya üye olan işçiler hemen işten çıkarılıyor. Çünkü, Türkiye’de milyonlarca işsiz var.
Sendikalı işçilerin üzerindeki baskıların en yakın örneği, Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren DESA deri fabrikasında yaşanıyor bugünlerde. Deri İş Sendikası bundan üç ay önce DESA’da örgütlenme faaliyetine başladı. Yaklaşık yüz işçi sendikaya üye olunca, DESA 30 Nisan’da 37 sendikalı işçiyi, hiçbir gerekçe göstermeden işten attı – üstelik, onları işten kendi istekleriyle ayrıldıklarına dair bir kâğıt imzalamaya zorlayarak. İşçiler ve onlara destek olmaya çalışan sendikacılar, bu hukuksuz uygulamanın son bulması için işyerinin önünde eylem yapmaya başladılar.
Hal böyle olunca, beklenen son gecikmedi:
Jandarma, 7 Mayıs Çarşamba günü kırk işçi ve üç sendikacıyı gözaltına aldı.
(Fotoğraf: www.alinteri.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder