Agos, 30 Haziran 2008
Agos’un manşetinde gördünüz. 26 Mayıs günü Patrikhane’de, ruhanilerin, cemaat ve basın temsilcilerinin katıldığı bir toplantıyla, Patrik II. Mesrob’un sağlık sorunları nedeniyle bir süreliğine makamından uzak kalacağı ve bu arada tedavisine devam edileceği açıklandı. Bir süredir kulaktan kulağa dolaşan, birkaç gündür de Jamanak ve Marmara gazetelerinin sütunlarına taşınarak daha çok yayılan bir bilgiydi bu.
Belli ki, hem patriğin sağlığı, hem de cemaatin durumu açısından can sıkıcı bir durumla karşı karşıyayız. Bu da, önümüzdeki dönemde herkese çok ciddi sorumluluklar düştüğü anlamına geliyor.
Öncelikli görev, sanırız ruhanilerde. Söylentilerin önünü alacak, İstanbul Ermeni toplumunun arzularına kulak verecek, bu üzücü olayın yarattığı boşluğu, şeffaflığın ve paylaşımcılığın öne çıktığı katılımcı bir sürece dönüştürecek adımları atmak öncelikle onlara düşüyor.
Cemaat temsilcilerinin, okul ve vakıf yöneticilerinin ise toplumdan yükselecek sesleri Patrikhane’ye aktarmak, kurumsal işleyişin devamlılığını sağlamak, hatta onu mükemmelleştirmek için çalışması gerekecek. Zira salt ruhanilerin değil, sivillerin de süreçte rol alması, toplumun güveninin kazanılması açısından elzem.
Basın ise, olan biteni aktarırken, insanları paniğe sevk edecek, kaos ortamına doğru gidildiği izlenimi verecek yayınlar yapmaktan kaçınmak zorunda. Sürecin olabildiğince tartışılabilir, eleştirilebilir ve şeffaf olması için gazetelerin oynayacağı rol çok önemli. Basın, patriğin sağlığı hakkında spekülasyona girmekten de sakınmalı; çünkü her şeyden önce dikkat edilmesi ve ihtimam gösterilmesi gereken, onun sağlığı.
Dileğimiz, 1998’de her türlü gözdağına ve resmi tehditlere rağmen eşi görülmemiş bir halk desteğiyle patrik seçilen II. Mesrob’un bir an önce sağlığına kavuşması.
Bu on yıldan hangi dersleri çıkarmamız gerektiğini, o zaman hep beraber tartışırız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder