Başbakan Erdoğan’ın ‘Özür Diliyoruz’ kampanyasıyla ilgili olarak çarşamba günü ettiği sözler, devletin ve devletlu olmaya soyunan siyasilerin Türk-Ermeni sorununda geleneksel çizgiden sapmasının ne kadar güç olduğunu gösteren en taze örnek.
Bu çizgi, oportünüzmiyle, ikiyüzlülüğüyle ve bunlardan daha da önemlisi, vicdansızlığıyla malul. Bu yüzden de, Türkiye toplumu dönüşürken siyasetin elinden kaydığını hissedip, değişimin taşıyıcısı olan kesimlere karşı büyük bir hınç beslemesi kaçınılmaz.
“Göreve geldiğimiz andan itibaren, Ermenistan’a hava kapılarını açan, Van gölünde Akdamar Adası’nda Ermeni-Ortodoks Kilisesi’ni restore ederek hizmete açan Türkiye Cumhuriyeti’dir, iktidarımızdır. Bunu herhangi bir şey karşılığında yapmadık. Bunlar bir şeylerin işaretidir. Cumhurbaşkanımızın Türkiye-Ermenistan milli maçı sebebiyle davete icabet ederek Ermenistan’a gitmesi bir işarettir.”
Ne yapmalı? Bu sözlere Tayyip Erdoğan üslubunca mı yanıt vermeli?
“Açmasaydın, çalışmasaydın, gitmeseydin! Benim kara kaşım, kara gözüm için mi yaptın?” mı demeli?
Başbakan, bu sözleriyle, Türkiye’nin Ermenistan’la yakınlaşma siyaseti altında atar göründüğü adımların göz boyama taktiği olduğunu itiraf ediyor açıkça. Yazık ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder