Agos, 29 Ağustos 2009
Türkiyeli bir garip Ermeni oluşumdan olacak, son haftalarda konuşulanlar, aklıma hep, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Ermenilerle İttihatçılar arasında yaşanan ‘Islahat’ ya da ‘Reform’ tartışmalarını düşürüyor.
1908’de, İkinci Meşrutiyet’in ilanı sonrasında, pek çok Ermeni ve bilhassa zamanın en güçlü siyasi örgütü olan Taşnaklar, eşit vatandaşlar olarak kabul edilecekleri ve Doğu vilayetlerindeki sorunlarının çözüleceği umuduyla İttihatçıları desteklemişti. Yirmi bin kadar Ermeni’nin öldürüldüğü 1909 Adana katliamı bile bu ittifakı bozmamış, İttihatçıların verdikleri sözleri tutacakları inancıyla, sorunların çözüme kavuşacağı günü beklemek tercih edilmişti. Birkaç yıl sonra, İttihat ve Terakki iktidarı giderek otoriter bir yola saparken, Ermeni vilayetlerinde yapılacak ‘açılım’la ilgili planlar da askıya alındı.
1914’te, daha çok dış baskıların dayatmasıyla bir reform anlaşması imzalanıp, bölgeye Norveçli ve Danimarkalı birer genel müfettiş atanması sağlansa da, İttihatçılar, savaşın başlamasını fırsat bilerek, müfettişleri apar topar ülkelerine, reform planını da tarihin çöplüğünü gönderdi.
Sonrası, Ermenilerin yaşadığı kanlı trajedi, bütün dünyanın malumu…
Sırf 2009’dan 1914’e kurulan bu hayali –ve uğursuz– köprü bile, ‘Kürt Açılımı’ konusunda hep tetikte olmak gerektiğini düşündürüyor insana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder