Baronyan’la tekrarın tekrarı

Agos, 17 Ekim 2008

Geçen hafta Hagop Baronyan’la bitirmiştik, bu hafta ona dair küçük bir notla başlayalım.

Ermenice mizah edebiyatının en çok iz bırakmış isimlerinden biri olan Baronyan, eserlerinde kâh yöneticileri, kâh ruhban sınıfını, kâh aydınları, kâh halkın kendisini hedef alarak, yaşadığı zamanın çarpıklıklarını eleştirir.


Onun ‘Azkayin Çoçer’ (Milli Kodamanlar), ‘Medzabadiv Muratsganner’ (Muhterem Dilenciler), ‘Bıduyd mı Bolso Tağerun Meç’ (İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti) eserlerini okumanın, insanda sürekli bir dejavu hali içinde yaşıyor olduğumuz hissini uyandırdığını da söylemek gerek.

Bu eserlerde kimler, neler yoktur ki? “Çocuğunu Ermeni okuluna göndermek için üste para isteyen, ama yabancı dilde eğitim veren okullar söz konusu olduğunda çuvalla para dökmeye hazır” velilerden, “her toplumsal meselenin içinde olan, ama bu meşguliyetlerinden dolayı hiçbir olumlu iş görmeye vakti kalmayan”, “asırlardır başımızda olduğu için doğum tarihini kimselerin bilmediği” yöneticilere, her eleştiriyi “sapkınlık” diye yaftalayan din adamlarına, 400 Ermeni hanesinin bulunduğu yerde 550 meyhanesi bulunan semtlere dek, geçmiş yaşantıya dair belge niteliğinde yüzlerce tespit, taşlama, dokundurma...


Baronyan, mübalağanın, absürdün sanatını yapar. Yakaladığı mizah damarı üzerindeki cevheri ustaca işleyerek bu sanatı hayata bağlar.


Kurcaladığı konularsa, koşullar bambaşka olsa da, kurulduğu günden bu yana Agos’un sayfalarında tartışılan, Ermeni toplumunun belini büken meselelerden pek de farklı değildir.

Hiç yorum yok: