Hürriyet’in tercihi

Agos, 8 Mayıs 2009

Üç Horan seçimlerinin iptal edilmesinin Hürriyet’te ele alınış biçimi, bizi bir kez daha ana akım medya üzerinde düşünmeye davet ediyor.

Logosunun yanında ‘Türkiye Türklerindir’ yazan bu gazetenin ve onun temsil ettiği zihniyetin temel ilkesinin, Türkiye’nin hassas meseleleri hakkında, ulusalcı, milliyetçi, modern kesimi yönlendirmek olduğunu biliyoruz.

Bu çizginin, Türkiye’nin hepimiz için daha zor yaşanır bir memleket olmasındaki payını anımsamak için, yakın tarihe şöyle bir bakıp, misal, Kardak olayını, Ahmet Kaya’nın başına gelenleri ve nihayet Hrant Dink’in kamusal bir figüre dönüştüğü yıllarda gazete sayfalarına genellikle nasıl konuk edildiğini anımsamak yeterli. Bu tür gazeteciliğin, gerektiğinde nasıl manipülatif haberlerle kitlelere ‘ayar’ verdiğini, Ergenekon davasındaki tavrını da biliyoruz.

Üç Horan haberini Hürriyet 4 Mayıs Pazartesi günü yayımladı. Haber sürmanşete çıkarılmıştı, ama başlıkta bir gariplik vardı: ‘Ermeni seçimine Kürtler karıştı’. Aslı Sözbilir’in haberi, 21. sayfada da, ‘Türklü, Kürtlü Ermeni seçimi’ başlığıyla verilmişti.

Türkiye’deki hâkim algı kalıplarını bilen herkes, bu haberin ancak bu şifrelerle (Ermeni-Kürt-Türk) bir araya getirildiğinde sürmanşetlik bir ‘değer’ taşıyacağını bilir. Bu formülasyonun hiç de masum olmadığını, Ermenilerle Kürtleri aynı cümle içerisinde gören pek çok ‘okur’un aklına, ülkeyi bölmek için tezgâhlanan Ermeni-Kürt oyununun, Ermeni dölü Apo’nun, sünnetsiz PKK’lilerin, Kürt kılığındaki kripto Ermenilerin geleceğini de biliriz. Üç Horan’la ilgi- li haber, ulusalcı-milliyetçi komp-lo teorilerine işte böyle bağlanmıştı.

Üstelik bu, haber metnine hâkim olan bir vurgu da değildi. Aslı Sözbilir’in haberini okuduğunuzda, seçimin iptaliyle sonuçlanan sürecin olabildiğince doğru bir süzgeçten geçirilerek aktarıldığını görebiliyordunuz. Burada, habere o başlığı uygun gören ve onu sürmanşete taşımaya karar veren yazıişlerine ait bir tercihti söz konusu olan.

Bir pazartesi sabahı, Hürriyet okurlarının zihninde yukarıda anlatılmaya çalışılan resmi uyandıran ve Türkiye’de zaten korku içinde yaşayan Ermeni toplumunu biraz daha zor durumda bırakan bir tercihtir bu.

Hiç yorum yok: