Sağ yanağınıza bir tokat atana, öbür yanağınızı da çevirin. (Matta 5:39)
Agos, geçtiğimiz hafta, seçim sonuçlarını manşete taşıdığı habere “Osmanlı tokadı” başlığını uygun görmüştü. Üst başlıkta ise “Seçim niyetine” yazıyordu. “Seçim niyetine Osmanlı tokadı…”
Etyen Mahçupyan’ın o günkü yazısının da başlığı olan ve belli ki çarpıcı olduğu için tercih edilen “Osmanlı tokadı” ifadesi, herhalde bir durum tespitini, ama ondan da çok, sevinçli bir heyecan halini ifade ediyordu.
CHP’nin ve onun temsil ettiği milliyetçi, devletçi, militarist değerlerin seçimlerden başarısızlıkla ayrılmasından büyük bir memnuniyet duymakla birlikte, Agos’un söz konusu başlığını ve bu başlığın ifade ettiği tutumu doğru bulmuyorum.
Agos ona katkı sunanların ve okurlarının gazetesi olduğu, aynı zamanda hümanist, barışçı, enternasyonalist değerlerin Türkiye’deki en önemli simgelerinden biri haline geldiği için, yeri geldiğinde çuvaldızı Agos’a, yani kendimize batırmakta yarar var.
Gelin, bir an için seçimin hemen ertesine kısa bir yolculuk yapıp, 23 Temmuz günü bazı gazetelerin hangi başlıklarla çıktığını anımsayalım:
Birgün: “E-muhtıranın iflası”; Cumhuriyet: “4 gruplu meclis”; Evrensel: “Muhtıra AKP’ye yaradı”; Hürriyet: “İkinci Tayyip dönemi”; Milliyet: “AKP’nin rekoru”; Radikal: “Bu da halkın muhtırası”; Sabah: “Halk bildirisi”; Star: “Demokrasinin zaferi”; Yeni Şafak: “Yola devam”; Zaman: “Son sözü millet söyledi”
Görüldüğü gibi, o gün hiçbir gazete, seçim sonuçları ve AKP’nin zaferi hakkında Agos’unki gibi şiddet çağrıştıran bir manşeti tercih etmedi.
Seçim sonuçlarını halkın askeri muhtıraya tepkisi, bir tür halk muhtırası olarak değerlendirenler oldu. AKP’nin aldığı oy göz önünde bulundurulduğunda haklı gibi görünen bu yorum, bir bilimsel araştırmaya dayanmıyordu. Nitekim, seçim sonuçlarını büyük bir başarıyla tahmin eden Tarhan Erdem’in yaptığı açıklamalar, AKP’nin oylarının, muhtıradan önceki aylarda dahi %40’ın üzerinde seyrettiğini ortaya koydu. Bu durum, Agos’un manşetinin ima ettiği seçmen tavrından başka bir gerçekliğe tekabül ediyor, AKP’ye oy veren pek çok insanın aslında “muhtıraya karşı demokrasiyi savunmak” pozisyonunda olmadığını gösteriyordu.
Yanlış anlaşılmaması için tekrar etmekte yarar var. Burada sözü edilen, Agos’un manşetinin veya seçim sürecindeki tavrının tarafgir olup olmadığı değil. O eleştiri, bu yazının sınırlarını aşan daha derinlemesine bir analize ihtiyaç duyuyor. Burada asıl itiraz, kullanılan ‘dil’e. Sorun, türlü baskıların hedefinde olduğu halde her fırsatta şiddetin dilini reddedip kendi dilinde konuşmayı bilmiş Agos’un, miting kürsüsünden yağlı urgan fırlatanların söz dağarına meyletmesinde.
Sürekli maruz kaldığımız, bir tornadan çıkmış cümlelere karşı söylenecek başka cümlelerimiz, bir ağızdan söylenen öfke dolu marşlara karşı her biri başka bir hikâye anlatan bin bir şarkımız var. Onlardan vazgeçmeyelim.
Etyen Mahçupyan geçen haftaki yazısının sonunda, Ermenilerin öfkelerinin bir kısmını “Osmanlı tokadı”nın bir parçası olarak çıkardığı yazıyordu. Tokatçı Osmanlılıktan, tokatçı Ermenilikten, tokatçı Türklükten imtina ve hatta istifa etmenin vaktidir.
İncil’de, yazının başında alıntılanan o meşhur cümleden önce, “Kötüye karşı direnmeyin” diye yazar. Biz, tokat atana öbür yanağımızı çevirerek direnelim.
3 Ağustos 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder