Agos, 11 Haziran 2010
Benim bildiğim, deliler aklı başında insanlardır. Zararsızdırlar. Fazla göz önünde olmak istemezler. Kendi hallerinde, kendi dünyalarında yaşar, suya sabuna dokunmazlar.
William Saroyan’ın ödlekler için yazdıkları, onlar için de geçerlidir: “En iyi insanlar ödleklerdir. En ilginç, en kibar, en has ve suç işleme ihtimali en az olanlar gene onlardır. Asla bir banka soymayı düşünmezler. Akıllarından bir suikast düzenlemek gibi bir şey geçmez. (…) Ödlekler iyidirler, ilginçtirler, kibardırlar; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler. Yaşamayı arzularlar…” (Ödlekler Cesurdur, çev. Ohannes Kılıçdağı, İstanbul: Aras, 2001.)
Evet, deliler de Saroyan’ın anlattığı gibidir. Şöyle bir etrafınıza bakınıp biraz düşünün, mahallenizdeki delileri akla getirin. Onlarda hiç suç işleme potansiyeli görüyor musunuz? Sizce sokaklarda dolaşıp, gelen geçenin arkasından “Aaaeee!” diye bağıran mahallenizin delisinin aklından birini öldürmek, birine suikast düzenlemek geçmiş midir hiç?
Ama galiba literatürde bir de “TC tipi delilik” var ve bu tip delilik zararsız delilikler sınıfına asla ve kat’a girmiyor. Çünkü Türkiye’de bu tip deliler, deli oldukları için deli değiller; aksine, hâkim görüşün tasvip ve teşvik edip desteklediği birtakım suçlar işledikleri ve cezasız kalmaları istendiği için deli sayılıyorlar.
Memlekette birileri ha bire Hıristiyan öldürüyor ve şablon neredeyse her olayda aynı. Olayın failinin ya akli dengesi yerinde değil, ya da psikolojisi bozuk! Tabii bir de, her olay münferit ve buna ilaveten kesinlikle ve kesinlikle siyasi değil! Üstelik hiç de münferit olmayan bu bilgiler, yine hiç münferit olmayan bir şekilde, daha olay ortaya çıkar çıkmaz, daha ciddi bir soruşturma ve araştırma yapılmamışken, sıcağı sıcağına ve üstüne üstlük üst düzey bir yetkili tarafından dile getiriliyor.
Neymiş? Olay münferitmiş, kesinlikle siyasi değil, kişiselmiş; ve de failin akli dengesi yerinde değilmiş… Hadi o zaman, olanla ölene çare yok diyelim ve bir dahaki münferit, siyasi olmayıp kişisel olan ve akli dengesi bozuk biri tarafından işlenecek din adamı cinayetini beklemeye başlayalım...
Peki, bu deliler nasıl olur da hep Hıristiyanlara denk gelir? Memlekette Hıristiyan bulmak öyle kolay iş değil ki; zaten kökleri kurutulmuş durumda. Elinizi sallasanız Hıristiyan’a çarpan bir yer değil artık burası...
Anladık, memlekette bu tip cinayetlerle ortalığı karıştırmaya ve bir askeri darbeye zemin hazırlamaya niyetli bir örgüt veya örgütler var. Peki ya devletin koca koca valileri, yetkili ağızları, neden daha dakikası dolmadan olayın üstünü örtmeye çalışıyor, zanlıyı delidir diyerek kanatları altına alıyorlar? Yoksa onlar da mı o örgütün ya da örgütlerin üyesi?
Peki bu valileri bizzat hükümet atamıyor mu? Sicillerinde yazan ve yazmayan her türlü huylarını onlar bilmiyorlar mı? Yoksa hükümet de mi bir darbe ortamı yaratıp hükümeti devirmeye çalışan örgütün üyesi?
Delirmek işten değil bu memlekette...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder