Agos, 8 Ekim 2010
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yüzlerce partiliyle birlikte Ani’de kıldığı cuma namazı, referandum sonrasında partilerin kendilerini yeni şartlara göre konumlandırma arayışlarının bir ürünü.
Bugünlerde en azından söylemsel düzeyde daha fazla demokrasi vaaz ederek, stratejik adımlarla, iki ileri bir gerilerle AKP’yi köşeye sıkıştırmayı ve gündemi bizzat belirleyerek zeminini genişletmeyi arzu eden CHP’nin aksine, anlaşılan MHP daha sert, daha karanlık ve sığ sulara çekilmeyi uygun görmüş.
Bahçeli böylece muhtemelen, hem tepkisel milliyetçi tabandaki savrulmanın önüne geçmeyi, hem AKP’nin reformcu siyasetinin korkuttuğu muhafazakâr-milliyetçi tabandan oy almayı, hem de CHP’nin yeni ve daha esnek siyasetiyle tatmin olamayacak ulusalcı hassasiyetleri kendi kazanç hanesine yazmayı umuyor.
Partinin bu konuda bir başka hesabı ve mesajı da, AKP’nin gelecekteki muhtemel ‘Ermeni açılımları’na yönelik. Bahçeli, hükümete “Ermenistan’la diyaloğu güçlendirir ve sınırı açmaya kalkarsan, bu ülkedeki bütün milliyetçi muhalefeti harekete geçirir, dünyayı sana dar ederim!” mesajı veriyor.
Bugüne kadar Ermeniler ve Ermenistan konusunda attığı her adımda milliyetçi tepkileri hesaba katan, İsviçre’de imzalanan protokolleri bu tepkiler nedeniyle sulandıran ve nihayetinde askıya alan AKP’yi en hassas olduğu yerden vurarak gelecekteki normalleşmenin önüne geçmeye çalışan MHP, referandumdaki başarısızlığını Ermeni karşıtlığıyla telafi etmeyi planlıyor.
Her fetih gibi mütecaviz
Türkiye’de anaakım medya, Bahçeli’nin ve MHP’lilerin cuma namazının üzerinde pek fazla durmadı. Örneğin, hiçbir büyük gazete, bu olayı manşetine taşımaya değer görmedi. Basının bu sessizleştirme tavrı, MHP yönetimindeki aklıevvel birilerinin, daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir işe kalkışıp Ani’deki Surp Asdvadzadzin katedralinde namaz kararı almasının yarattığı hicap duygusundan mı kaynaklanıyordu acaba? Kim bilir...
Halbuki olayın, gündelik siyasetin ötesine geçen çok daha derin anlamları var. Bunların başında, Bahçeli’nin konuşmasında “Yeniden fethederiz!” sözleriyle dikkat çektiği fütuhat, yani fetihçilik zihniyetine yapılan gönderme geliyor.
Ani, tıpkı MHP’lilerin bir günlüğüne de olsa ibadete açılmasına tepki gösterdiği Ahtamar’daki Surp Haç Kilisesi gibi, Ermeniler açısından tarihi ve dini önem taşıyan önemli bir simge. Ermeni Gamsaragan ve Pakraduni prenslikleri döneminde büyük gelişme gösteren, İpek Yolu’nun bu önemli menzili, 1045’te Bizans egemenliğine geçmiş, ardından da, 1064’te Selçuklu beylerine teslim olmuştu. Ancak Ani’deki ana katedral, 12. yüzyıldan sonra da Hıristiyanların ibadet ettiği bir kilise olmayı sürdürdü.
Surp Asdvadzadzin katedralinin güney cephesinde yer alan bir kitabede, “Ermeni devrinin 450. yılında (1001)... Tanrı ve Ermenilerin ruhani lideri Katolikos tarafından onurlandırılmış Sarkis ve Ermeni ve Gürcüler şahenşahı Gagik’in şanlı hükümdarlığı zamanında, ben, Sünik Kralı Vasak’ın kızı, Ermeniler Kraliçesi Katranide, kendimi Tanrı’nın lutfuna emanet ederek, zevcim Gagik şahenşahın emri üzerine, Ulu Smbat’ın temelini attığı bu kutsal katedrali inşa ettirdim...” diye yazar.
MHP’lilerin Ani’yi yeniden fethi, bugün Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan bu kadim kentin, şu anki sahibinin kim olduğunun tüm dünyaya duyurma amacı da taşıyordu. Ama bunun pek de ‘dünyalı’ bir hareket olduğu söylenemez… Zira, başka bir halkın, başka bir dinin ‘aziz’ bildiği, dünyaya mal olmuş evrensel bir tarihsel eserin ibadet görünümü altında da olsa zaptı, yüzlerce insanın bir anda o harabelerin çevresinde biterek, alelacele uydurulmuş halıfleksler üzerinde namaz kılması, günümüzde kabul gören hiçbir değerle bağdaşmıyor. MHP’liler bilmiyor olabilir, ama fetihler devri çoktan kapandı.
Son olarak, Ani’de namaz, her fetih gibi, aşırı ölçüde eril bir zihniyeti de yansıtıyor. Bir ‘kutsal’a, bir ‘mahrem’e böylesine hoyratça ayak basılması, onun ele geçirilmesi, ona kendi damgamızın vurulması, savaşlarda, soykırımlarda görülen ve kadınların kurban olduğu, son örneklerini Bosna’da ve Ruanda’da gördüğümüz erkek mütecavizliğinin bir benzeri. MHP, Ani’deki namazıyla, bu mütecaviz zihniyeti paylaşmaktan gurur duyduğunu cümle âleme göstermiş oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder