Lokmacı Kirkor

Agos, 4 Nisan 2008

Kıbrıs sorunu aklıma hep ünlü şair Hovhannes Tumanyan’ın ‘Gatil mı meğr’ (Bir damla bal) masal-şiirini düşürür.

Masal bu ya… Komşu köye alışverişe giden bir adamın köpeği, bakkalda yere düşen bir damla balın üzerindeki sineğe saldıran kediyi öldürünce, önce kediyle köpeğin sahipleri kavgaya tutuşur, sonra iki köy arasında kan davası çıkar, en sonunda da, iki köyün sahibi olan devletler birbirine girer. Savaş, kan, ölüm… Barış içinde yaşanan, cennet misali yemyeşil topraklarda huzur kalmaz; tarlalar ekilmez, ekinler biçilmez, açlık, kıtlık baş gösterir. Yıllar geçer, savaş sürer, ama artık kimse savaşın çıkış nedenini anımsamaz.

*

Lefkoşa’da, kırk beş yıldır Kıbrıslı Türklerle Rumları birbirinden ayıran ve geçtiğimiz günlerde yıkılmasına karar verilen ‘Lokmacı Barikatı’, adını, o bölgede dükkânı bulunan Lokmacı Kirkor’dan alıyor.

Bugün Lokmacı Kirkor’u kimseler hatırlamıyor.

Kent karpuz misali ortadan ikiye ayrıldığı sırada, onun da hemşerisi Ermeni ve Rumlar gibi güneye göç etmiş olması muhtemel.

Kıbrıs’ın sarı güneşi altında kızgın yağlara attığı küçük hamur topaklarıyla ekmek parasını çıkarıp ailesinin karnını doyurmak için ter döken, adı baki kendi meçhul Kirkor ve onun ardında bırakmak zorunda kaldığı yaşamı, adanın bölünmüşlüğünün yarattığı dramın binlerce örneğinden yalnızca biri.

Kıbrıslı Ermenilerin varlığı, ta 11. yüzyıla, Haçlı Seferleri’ne ve Kilikya Krallığı’na uzanıyor. Adada etnik çatışma başlayana dek, yüzlerce yıllık manastırları, kiliseleri ve dernekleriyle Ermeniler, hayli canlı bir topluluk olarak yaşıyorlardı. Nüfusun çoğunluğunu ise 1915 Felaketi’nden kurtulduktan sonra Anadolu’dan göç edenler oluşturuyordu.

Lokmacı’nın ikiye ayırdığı bölgenin birkaç yüz metre ilerisinde, Venedik surları üzerindeki Paphos (Baf) kapısının çevresi, Lefkoşa’nın Ermeni mahallesiydi. 1960’larda Rumlarla Türkler arasındaki ilk çarpışmalar başladığında, Ermeniler evlerini terk etmek zorunda kaldılar. Bugün, son yılların görece huzurlu ortamında, o mahalledeki Surp Asdvadzadzin Kilisesi, ruhani önderlik binası, 1915 Anıtı ve Melikyan-Uzunyan okulu, Birleşmiş Milletler gözetiminde restore ediliyor.

Kıbrıslı Türklerle Rumların, Mehmet Ali’lerle Dimitrilerin barışına giden ilk adımların Lokmacı Kirkor’un dükkânından ve Ermeni mahallesinden geçmesi, kaderin muzip bir oyunu gibi gülümsüyor bizlere.

Hiç yorum yok: