Agos, 9 Ocak 2009
Hayat akıp gidiyor. ‘Patriksiz bir Patrikhane’nin nasıl bir şey olacağına dair ilk işareti almamız için de çok fazla beklememiz gerekmedi.
Yılın son günlerinde, Türkiye Ermenileri Patrikliği Basın Sözcülüğü, Star ve Hürriyet gazetelerine yazılı bir açıklama göndererek, ‘Özür Diliyorum’ kampanyasıyla ilgili görüşlerini açıkladı.
Tarihi tarihe bırakalım, geçmişin acılarını kaşımayalım, güzelliklerden konuşup geleceğe bakalım diyen, sade suya tirit bir basın açıklamasıydı bu.
Böylece, Patriklik, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesinin, ancak geçmişten gelen acıları kabullenip onları özgürce tartışmakla olacağına inanan Türkiyeli yurttaşlarına, bunun yanlış tavır olduğu, geçmişle ilgilenmenin, yaraları kaşımak anlamına geleceği yönünde uyarıda bulunmuş, adeta ‘doğru yolu’ göstermiş oldu.
Bu tutumun, devletin resmi tezleriyle, imza kampanyası sonrasında öfkeyle esip gürleyen Başbakan’la ve özür dileyenlerin üzerine çullanan milliyetçi kesimlerle aynı çizgide olması ise, elbette ki sadece tesadüf!
Böylece, Ermeni Patrikliği, barışçı bir geleceğin ancak ve ancak güzel şeylerden konuşarak inşa edilebileceğini cümle âleme duyurmuş oldu.
Ne güzel. Unutalım 1915’i, unutalım 1934’ü, unutalım 1941’i, 1942’yi, 1955’i, 1974’ü. Unutalım 19 Ocak 2007’yi.
Acı olayları hatırlamaya ne gerek var? Güzel şeylerden konuşalım, topikten, dolmadan...
Fonda da, Bimen Şen’in kürdili hicazkâr şarkısı, “Yüzüm şen, hatıram şen, meclisim şen, mevkiim gülşen...”
Var mı bizden iyisi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder