Yıllar yılı hakkıyla tartışılmayan 12 Eylül darbesini yirmi küsur yıl sonra gerçekten hatırlamak, onunla gerçekten hesaplaşmak mümkün mü? Askeri darbe... Hakkında belki çok şey söylendi, ama gerçekten “konuşuldu” mu? Yirmi küsur yıl sonra, “12 Eylül” yeni kuşaklara ne ifade ediyor; peki ya o günleri yaşayanlara? Ayşegül Devecioğlu, Kuş Diline Öykünen’in kahramanı Gülay’la, bir devrimci ve bir kadın olarak, zamanın ruhunun farklı olduğu, hayatın her yönüyle başka bir şekilde kurulduğu zamanları yaşamış, ama yediği darbeyle savrulmuş, yerle yeksan olmuş bir kuşağın yeni zamanlardaki şaşkınlığını dillendiriyor. Bunu illa ki bir mağduriyet beyanı şeklinde değil, dört başı mamur bir edebiyat eseriyle yapıyor. Mağrur ama kırılgan, suskun ama sorduğu soruların gözünün içine içine bakmaktan çekinmeyen bir roman Kuş Diline Öykünen... Onarılması imkansız yaraları sağaltmak yolunda heder olmaktansa onlarla yaşamayı yeğleyen, ama umutlara sırtını dönmeyen... Devecioğlu’nun bir söyleşisinde belirttiği gibi: “Şimdi hatırlamanın zamanıdır.” Derinlerdeki umudu büyütebilmek için.
15 Eylül 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder