Teotig’i anımsarken…*

Teotig, nam-ı diğer Teotoros Lapçinciyan (1873, İstanbul-1928, Paris) yaşadığı dönemin en üretken ve önemli entelektüellerinden biriydi. Üsküdar’daki Cemaran ve Berberyan okullarından mezun olduktan sonra Robert Kolej sıralarından da geçen Teotig, İstanbul’daki kültürel yaşamda kendine özgü bir yer edinmişti. Onun yaşamöyküsüne kısaca göz atmak bile, o fırtınalı dönemin ruhunda yarattığı iniş çıkışları göstermeye yeter. Teotig, her şeyden çok, 19 yıl yayımladığı ünlü Amenun Daretsuytsı (Herkesin Yıllığı)

adlı yıllıkla akıllarda yer etmiştir belki, ama hikâyeleriyle, ünlü şahsiyetler hakkında yazdığı portrelerle, dilbilim ve tarih alanındaki çalışmalarıyla da ardında kalıcı bir eser bırakmıştır.

İlk önemli çalışması Bolso Hayevarı (İstanbul Ermenicesi) ile 1905’te itibarlı İzmiryants Ödülü’nü kazanır Teotig. Yıllığının İstanbul Ermeni ağzından alınmış bilmece ve deyişler bakımından zengin olmasının ardında bu çalışmanın yattığı anlaşılıyor. 1902’de evlendiği yazar eşi Arşaguhi Teotig’in (Cezveciyan) desteğiyle Herkesin Yıllığı’nı 1907’de yayımlamaya başlar. Ermeni alfabesinin Mesrob Maşdots tarafından icadının 1500., ilk Ermeni matbaasının Hagop Meğabard tarafından kuruluşunun 400. yılında, Ermeni matbaacı-yayıncılarına adanmış Dib u Dar (Baskı ve Harf, 1912) adlı eseri, gerek estetik yönü gerek içeriğiyle büyük bir başarıdır. Teotig bu kitapta, 20 ülkedeki 92 şehirde faaliyet göstermiş 462 Ermeni matbaası, onların harf kalıpları ve kurucularıyla ilgili bilgiler verir.

Pek çok Ermeni aydın gibi, Teotig de 1915 Felaketi’nden payına düşen acıyı tatmaktan kurtulamaz. Daha İstanbul’daki tutuklamalar başlamadan, mart ayında, yıllığındaki, geçmiş dönemlerde Rus ordusunda görev almış Ermeni generaller hakkındaki bir yazı nedeniyle tutuklanır ve Divan-ı Harb-i Örfi tarafından bir yıl hapse mahkûm edilir. 1916 nisanında özgürlüğüne kavuşunca yeniden tutuklanır ve Anadolu içlerine tehcir edilir. Yolu uzundur: Sapanca, Eskişehir, Konya, Ereğli, Pozantı… Tehcir kafilelerinin Pozantı’dan sonra, ardında tek bir kişi bırakmayan katliamlara maruz kaldığı bilinmektedir, ancak Teotig mucizevi bir şekilde kurtulur. Türk-Alman subayların gözetiminde Toroslar’da Bağdat demiryolunun yapımında çalışan “Amele Taburları”na mensup Ermeni gençler Teotig’i kaçırıp kamplarına götürürler. Teotig, Adana’nın kuzeyindeki Belemedik-Taşdurmaz mevkiinde, Vahan Nekdaryan adına düzenlenmiş sahte bir kimlikle amelelik etmeye başlar ve 1918 Mütarekesi’ne dek, kendi deyimiyle, “tehlikeyle, korkuyla ve güvensizlikle kardeş kardeşe yaşayarak” hayatta kalır. İstanbul’a dönüşünden sonra yeni bir heyecanla yıllığını çıkarmaya başlar. Ayrıca, 1915’te hayatını kaybetmiş aydınların yaşamöykülerini verdiği Huşartzan Abril 11i (11 [24] Nisan Anıtı); yetimlerle ilgili soruna dikkat çektiği Zulumı yev mer Vorperı (Zulüm ve Yetimlerimiz); 1915’te ölen din adamları hakkında bilgiler derlediği Koğkota Hay Hokevoraganutyan (Ermeni Ruhbanlarının Golgothası) kitaplarını yayımlar. Yaşadığı dehşetin ve gördüklerinin etkisiyle, kendini halkının uğradığı kayıpların kaydının tutulmasına adamıştır adeta. 1922’de, İsviçre’de bir sanatoryumda tedavi görmekte olan eşi Arşaguhi’yi kaybeder. 1923’te ise, İzmir’in Kemalist güçler tarafından ele geçirilmesinin ardından, pek çok Ermeni gibi yeni katliamların korkusuyla terk ettiği İstanbul’u… Korfu ve Kıbrıs’ta bir süre yaşadıktan sonra Paris’e yerleşir. Tehcir yolunda ölümle burun burunayken karısına gönderdiği bir mektupta “1841 Kalküta basımlı Hindistan’ın Tarihi kitabını ciltçi Hayk’a bırakmıştım. Nadir bir kitaptır, parasını verip al” diyebilecek kadar kültür ve edebiyat sevdalısı Teotig, 24 Mayıs 1928’de Paris’te, La Fayette sokağındaki mütevazı dairesinde, bir başına ölür.

* Bu yazıda kaynak olarak büyük ölçüde, Levon Şaroyan’ın Teotig’in yıllığının Halep’te yapılan yeni basımı için yazdığı Ermenice önsözden yararlanıldı.

22 Eylül 2006

Hiç yorum yok: