İktidar odaklarının hoşuna gitmeyen fikirlerin Mussollini İtalyası’ndan ödünç alınmış yasalarla cezalandırılmasını hedefleyen hukuk sistemi, büyük ölçüde AB sürecinin zorlamasıyla törpülenmeye çalışılsa da, düşünceler cezalandırılmaya devam ediyor. Geçmişte bizzat adalet bakanı Cemil Çiçek, yeni yasaların düşüncenin cezalandırılmasının önüne geçmediği yolundaki ithamları, “uygulamayı görelim” diyerek karşılamaya çalışmıştı. Zaman, bize bu savunmanın nafile olduğunu gösterdi. Yazarlar, çizerler, siyasetçiler, çevirmenler yargılanmaya devam ediyor.
Birkaç gün önce, sekiz meslek örgütü bir araya gelerek, çevirmenlerin çevirdikleri eserlerden dolayı yargılanmasına karşı çıkan bir bildiri yayımladılar. “Tercümana zeval olmaz” başlığı altında, “Bir çevirmenin, sırf işini yaptığı –yani bir kitap ya da bir konuşma çevirdiği– için hapse atılmasını doğru bulmak, mantıklı bulmak mümkün mü?” sorusuyla başlayan bu bildiri, çevirmenlerin yargılanmasına zemin hazırlayan Basın Kanunu’nun 2. maddesinin değiştirilmesini talep ediyor. (http://www.cevbir.org/zeval.html)
Şiddete davet, aşağılama, ayrımcılık vb. amacı gütmeyen her türlü düşüncenin ifadesinin önündeki engellerin kaldırılması talebi, ayakları yere basmayan, memlekenin acil sorunlarıyla temas etmeyen, hayalci bir talep değil. Asıl hayalcilik, düşünce özgürlüğünden çok daha acil meseleler olarak görülen eğitim, sağlık, gelir adaletsizliği, işsizlik gibi meselelerin, düşüncenin serbest olmadığı bir ortamda çözülebileceğini sanmak.
29 Aralık 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder