Gelecekte, Türkiyelilerle Ermeniler sorunlarını çözüp barıştıklarında, Sarkisyan’la Gül’ün ve iki ülke hariciyelerinin 6 Eylül 2008’de gösterdiği ferasete övgüler düzecekler.

İnsanlık tarihi için küçük, ancak Türkiyeliler ve Ermeniler için çok büyük bir adımdı bu.
Yıllar yılı, Türkiye ve Ermenistan devletlerine baktığımızda, onların nasır tutmuş önyargıları aşamayacağını, kangren olmuş yaraları söküp atamayacağını ve çözümsüzlüğe yazgılı olduklarını gördük.
Kaf dağının ardındaki barış, ancak, iki halkın içine savrulduğu düşmanlık girdabından kurtulup akilâne düşünebilen az sayıdaki insanın iğneyle kuyu kazar misali sarf edecekleri emekle gelecekti. İnsanlar temas edip birbirlerini tanıdıkça, halklar da yavaş yavaş dostluğun mümkün olduğunu görecek, böylece iki devlet adım atmaya mecbur kalacaktı.

Her şey asıl şimdi başlıyor.
Bundan sonra daha çok çalışmak, milliyetçilik balonunu üfleyenlere karşı daha kararlı ve güçlü durmak; genç yaşlı, kadın erkek, çoluk çocuk, Türkiyeli, diasporalı, Ermenistanlı, acılarımızı yadsımadan, geçmişi unutmadan ama yüzümüzü hep geleceğe doğru dönerek barışı inşa etmek gerek.

Hükümetler geri adımlar atabilir, iç siyasi çekişmeler devreye girebilir, uluslararası konjonktür değişebilir, ancak biz yurttaşlar, halklar istedikten ve bu uğurda çaba gösterdikten sonra, bu yoldan geri dönülemez.
Bir kapı açıldı ve daha açılacak çok kapı var: Önce sınır, sonra en hafifinden en ağırına bütün netameli konular… Sorunları inkâr etmeden, kestirmeden gitmeden, uyanıklık yapmadan, kendimizle yüzleşmekten kaçmadan.
Geçmişi geleceğe, geleceği geçmişe kurban etmeden.
(Fotoğraflar: Onnik Krikorian / Oneworld Multimedia)
(Fotoğraflar: Onnik Krikorian / Oneworld Multimedia)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder