Gözdağı

Agos, 11 Temmuz 2008

Hrant Dink’in yüz bini aşkın insanın katıldığı cenaze töreninin ardından, milliyetçi kesimin, “Hepimiz Ermeni’yiz!” sloganını bahane ederek saldırıya geçtiği günlerde, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye Ermenileri Patriği II. Mesrob’a bir mektup gönderdi.

Perinçek mektupta, patriği, Hrant Dink’i öldürenin ABD olduğunu görmeye ve bunu ilan etmeye çağırıyor, bir yandan da aşağıdaki cümlelerle aba altından sopa gösteriyordu (İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Agos’taki bir yazıma cevaben gönderdiği 13 Nisan 2007 tarihli e-posta mesajın Perinçek’in patriğe yazdığı bu mektubu da ekleme gereği duymuştu; oradan aktarıyorum):

“Sizin bütün bu plan ve uygulamalar karşısında bir sözünüz, Türkiye için bir vaazınız veya duanız yok mudur? Siz de biliyorsunuz, siz de görüyorsunuz, Hrant Dink’i ABD’nin öldürttüğünü niçin açıklamıyorsunuz?”

“... Hırant Dink’in cenaze töreni bir cenaze töreni olmaktan çıkarılmış ve Türkiye’ye karşı bir savaş yürüyüşüne dönüştürülmüştür. Buna nasıl izin verdiniz, buna nasıl izin verebilirsiniz?”

“Ülkemizin parçalanmak istendiği koşullarda o cenaze töreninde birliğimiz adına, bağımsızlığımız adına, kardeşliğimiz adına elinizde taşıyacağınız ayyıldızlı tek bir bayrağınız da yok muydu?

“Siz Ermeni cemaati liderlerinden, Türkiye’ye sıkılan kurşunlara yol göstermenizi ve davetiyeler çıkarmanızı değil, bütün milletimizle birlikte siper olmanızı bekliyoruz.”

Perinçek’in Ermenilerle ilgili hassasiyetinin, “gerçeği bulma” faaliyetlerinin nerelere uzandığını anlatan, Türkiye’de Ermeni cemaatine yönelik baskıların, açık ya da örtük tehditlerin büründüğü kılıkları gösteren bir örnekti bu.

Bu tür baskılar karşısında akıl ve beden sağlığını korumak da elbette kolay değildi. Din adamları için bile…

Hiç yorum yok: