Bu derneklerin hangi ihtiyaçlar üzerine kurulup geliştiğini anlamak için geçmişe dönüp baktığımızda şunları görürüz:
II. Meşrutiyet döneminin siyasal çoğulculuğu, hem Osmanlı Devleti, hem de Ermeni toplumu için daha önce eşi görülmemiş bir hareketliliğin kaynağı olmuş, siyasi partilerin yanı sıra, pek çok farklı konuda faaliyet gösteren sivil yapıların oluşmasını sağlamıştı.
Cumhuriyet rejimi bu derneklerin yaşamasına izin vermedi: 1923’ten 1945’e dek öğrenci dernekleri kapalı kaldı. Bu durum, farklı dillerde tiyatro yasağı, basın üzerindeki baskılar, ‘Vatandaş Türkçe Konuş’ gibi kampanyalarla birleşerek gayrimüslim toplulukları iyice cendereye aldı. II. Dünya Savaşı sona erip siyaset ve sivil toplum üzerinde baskılar gevşeyince, öğrenci dernekleri yeniden açıldı.
Bu dernekler, tiyatrocular, sporcular, yöneticiler yetiştirdi; eğlenceler, balolar, partiler, paneller, konferanslar düzenledi; yeri geldi, çağdaş Ermenice edebiyat antolojileri, Ermeni yazarlardan kitaplar, çocuk kitapları yayımladı.
Dünden bugüne
Yukarıdaki kısa tarihçenin çizdiği resmin aksine, dernek faaliyetlerinde son yıllarda ciddi bir gerileme gözleniyor.
Geçmişte toplumsal yaşamın akışını belirleyen, günlük yaşamı renklendiren bu kurumların sesi bir süredir az çıkıyor. Akılda kalan, etkili dernek etkinliklerinin sayısı genelde bir elin parmaklarını geçmiyor; cemaatin sorunlarına dair projeler üretilmiyor; derneklere devam eden insan sayısı giderek azalıyor.
Cemaat hakkında söz söyleyenlerin dillerinden düşmeyen, herkesin bir tarafından çekiştirdiği ve bu yönüyle hızla bir klişe haline gelmekte olan ‘sivilleşme’ konusunda, derneklerimiz bugüne kadar söz söylemedi.
Amacım, her birinin çok temiz duygularla işbaşına geldiğine emin olduğum dernek yöneticilerini suçlamak değil… Bir tespit yapmaya, bir olguya dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu olguyu yaratan durumlar da tek tek bireylerin yetersizliğinden veya niyetinden çok, daha genel birtakım toplumsal gelişmelerin ürünü.
Olumlu ya da olumsuz bir değer yüklemeden, bu değişimin nedenleri arasında, genel olarak küreselleşmenin etkilerini; 1980 sonrasındaki hızlı liberalizasyonun toplumda bireyselleşmeyi öne çıkarmasını; göçlerle İstanbul Ermeni toplumunun demografik yapısının değişmesini; Ermeni okullarına kaydolan öğrenci sayısının azalmasını; üniversite eğitiminin yaygınlaşmasıyla, liseden sonra farklı bir çevreye giren öğrencilerin sayıca artmasını ve bunların derneklere daha az ilgi duymasını sayabiliriz.
Bu sessizliğin ve edilgenliğin nedenleri üzerine düşünmek, yukarıda sözü edilen dönüşüme uygun pratikler geliştirmek, cemaat yaşantısının önemli parçalarından biri olan dernekleri yeni bir solukla, yeni zamanların sorunlarının çözümüne dönük alternatifler öneren yapılar hale getirmek zorundayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder