Agos, 28 Eylül 2007
New York’ta turistçe aylaklık saatleri. Sırtta bir çanta, akılda bin bir düşünce, sokak sokak, cadde cadde gezinti.
Şehrin ruhuna inmek isteyen biri için üç gün ne kadar da kısa bir süre… O ruhu bulmak için saatlerle sınırlı gezintilerden medet ummak ne nafile bir çaba!
Bak, gör, kaydet, tasnif et, zihninde işle, yorumla.
Bakıp gören gözler kente bir uzaylınınkiler kadar yabancıysa neye yarar? Üstüne düştükçe, şuna ya da buna odaklandıkça senden kaçan milyonlarca başka şeyin var olduğunu fark etmekten bitap düştün bile.
Turistlik zor zanaat vesselam. Kent, sen ona yürüdükçe uzaklaşan, sisler arasına gömülen heybetli bir dağ.
İşte, turist gezgine has bir hata. Yanlış bir metro hattı. 113. Cadde’nin batısı yerine doğusu; Doğu Harlem. Döngeri, cadde boyunca bir saatlik yürüyüş. Önce toplu konutlar, toplu konutların arasına sıkışmış parklarda, taburelerinin üstüne oturmuş, gelip geçenleri süzen yaşlı Meksikalı amcalar, şişman siyah hiphopçular, okul çocukları. Sokağın ötesindeki varsıl mahallelerin tam zıddı, yoksul bir hayat.
Çift katlı turist otobüsünde bir grup İsveçli. Kırmızı ışıkta beklerken, yaşlı bir kadınla göz göze geliyorsun. O yukarıda, sen aşağıda; turistlere has bir şaşkınlıkla bakıyor sana. Onun gözünde, yolun kenarında, bir an için turistliğinden sıyrılıyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder