Agos, 8 Şubat 2008
Gündelikçi Fatma Hanım’ın başını örtmesinde bir sakınca yok. Zaten okuma yazmayı bile zor sökmüş, bu yaştan sonra üniversiteye gidecek, milletvekili seçilecek değil ya!
Oysa, Fatma Hanım’ın saçını süpürge edip okuttuğu kızı Emine, başını örttüğü için, ÖSS’de dereceye bile girse üniversitede okuyamaz.
Beri tarafta, Fatma Hanım’ın temizliğe gittiği Yılmaz ailesinin kızı Kübra, üniversiteyi İngiltere’de okuyup başını örtebilecek.
Mantık bu mu? Laiklik böyle mi korunacak?
Bugün Türkiye’de laiklik sorunu, Türkiye’nin laik olmaması sorunudur. Devletin, dinsel alandaki iktidarını kimselere bırakmaması anlamına gelen jakoben laiklik anlayışının iflasının sonucudur.
Camiye girerken ayakkabılarınızı çıkarırsınız. Rejim, üniversiteleri, genç kızların okul kapısında başörtülerini çıkarıp içeri girebildikleri ‘laik cami’lere dönüştürdü. O gencecik kızlar, laiklik dininin farz ve sünnetlerini eda eylemeleri için ‘ikna odaları’na alındı, inançları gereği başlarını örtenler peruk takmaya zorlandı. Velhasıl, onların fikirsel ve bedensel bütünlüğü ihlal edildi.
Başörtüsü sorunu, ulusalcıların totaliter eğilimlerini iyice açığa çıkardı. Ecevit ve Baykal’ın askerin siyasetteki gölgesi gibi davranmaları, sivil değil militarist olmaları, sorunu kangrene dönüştürdü.
Yasağın kaldırılması yönündeki toplumsal talebi, %47’lik seçim başarısının rüzgârını ardına alan AKP dillendiriyor bugün. Parti, böylece hem tabanının arzusunu yerine getiriyor, hem de şiddetli ulusalcı tepkilerden mağduriyet devşirerek puan topluyor.
Oysa AKP, özgürlükçü laiklik konusunda bugüne dek hiç de iyi sınav vermedi. Zorunlu din dersleri kaldırılmadı, cem evleri hâlâ ibadethane olarak tanınmıyor, Sünni İslam’ın Diyanet İşleri Başkanlığı dimdik ayakta, vs…
Türkiye’de siyaset… Fikirler değil, pozisyonlar çarpışır; filler tepişir, çimler ezilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder