İki alıntı

Yurt içinde ve yurt dışında barış, özgürlük ve demokrasi gibi insanlığın yüksek değerlerini, terör örgütüne paravan olarak kullanan kişi ve kuruluşların, bu olayların gerçek yüzlerini görme zamanı artık gelmiştir. (...) Türkiye Cumhuriyeti, ulusal ve üniter yapısının, çağ dışı bir yapı olduğunu düşünen bir yaklaşımla karşı karşıyadır. Ulusumuzun bu tehlikeli yaklaşımı fark etmek zorunluluğu vardır ve olmalıdır. (...) TSK’nın beklentisi; bu tür terör olaylarına karşı, yüce Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir.
www.tsk.mil.tr internet sitesinden (Basın açıklaması no 13, 8 Haziran 2007)

*

Milliyetçiliğin “biz”i, belirli tercihlerle, deneyimlerle, edinimlerle, insan/toplum tarafından inşâ edilmiş bir kimlik, dolayısıyla medenî ve demokratik bir “biz” değildir. İnsanın içine doğduğu, kendi seçmediği ama dışına da çıkamayacağı (çıkması yasaklanan!), alınyazısı gibi bir “biz”dir. Milliyetçilerin çok sevdiği “milli refleks” teriminin işaret ettiği gibi, “refleks”e, güdülere indirger insan ve toplum eylemini. Düşünmenin, tartışmanın, değiştirmenin, müzakerenin karşısına, “refleks”i çıkartır. Üstelik malûm, toplumsal ve siyasal ilişkiler karmaşık ve zahmetlidir, oysa “refleks” ne kolay!

Tanıl Bora, Medeniyet Kaybı. Milliyetçilik ve Faşizm Üzerine Yazılar, İletişim, 2006, s. 9.

22 Haziran 2007

Hiç yorum yok: